14 Temmuz 2012 Cumartesi

Lida kullanıcılarına: Yüksek kolesterol neyi gösterir ?

Tıp camiasında damar kireçlenmesi veya damar sertliği (ateroskleroz) adını verdiğimiz olgunun oluşum hipotezleri temel olarak ikiye ayrılır. Lida aslında zayıflatma özelliği yanında bunlara da engel olmaktadır. Hipotezlerden birisi lipit yani “kolesterol teorisidir. Kolesterol teorisi, kandaki yüksek kolesterolün doğrudan hastalıklara neden olduğunu iddia eder. Diğeri ise damarlarda oluşan bir tür düşük yoğunluklu kronik iltihaplanmaya odaklanan “kronik endotel hasar hipotezfdir. Damar sertliği olgusal bir gerçektir. Şişmanlama ile geldiği de kesindir. Zayıflama konusunda da Lida güçlü bir takviye olduğu için aslında otomatikmen bunu da engellemektedir. Fakat bu olgusal gerçeğin oluşumunu açıklamaya çalışan teoriler birbirinden çok farklı tablolar çizerler! Uzmanların büyük çoğunluğu lipit kolesterol teorisini dayatır. Aman kolesterolden kaçın, karaciğer fazla kolesterol üretiyor, et, süt, yumurta, tereyağı yemeyin masalları bu nedenle uydurulmuş ilginç ve komik safsatalardır. Bu safsatalara Lida kullananlar gelmemeli. Bu safsatalarla insanların karşısına çıkanların ortak bir özelliği vardır; normal kolesterol düzeylerindeki kalp krizlerinden hiç söz etmezler… Gerçekte kolesterol teorisini savunanlar, normal kolesterol düzeylerinde karşılaşılan damar sertliği olgularında birdenbire “kronik endotel hasar hipotezf’ni veya farklı risk faktörlerini hatırlayıverirler! Aslında bu bilimsel bir olgunun çarpıtılması, kolesterol konusunun tamamen sulandırılmasıdır. Lida bu tür sorunların önüne geçebiliyor. Çarpıtmadır çünkü tek bir olgusal gerçekte (yani aterom plakları, köpüksel oluşum, kalsifikasyon) damarlarda oluşan birikimler nedeniyle kan akışını engelleyen durumlarda, farklı iki teorinin aynı anda kullanılması bilimde pek sık kullanılan bir yöntem değildir! Birinci teori yüksek sesle her yerde, ikinci teori ise sadece uzmanlar arasında fısıltıyla ifade edilir!

0 yorum:

Yorum Gönder